Sevgili Aslı,
son zamanlarda ikimiz de çok zor günler geçirdik. Benimki çok daha zordu. Memleketimden uzakta, hiç beklemediğim bir zamanda annemi kaybettiğimi öğrenmek bana çok ağır geldi. Tam bir ay önceydi, oğlum aradı ve annemin yaşamını yitirdiğini söyledi. Çok, çok, çok acı oldu benim için...
Sen cezaevine girdiğin, ben de mecburen Türkiye'den çıkmak zorunda kaldığım zaman, ona veda bile edememiştim. En büyük hayalimiz bu yaz buluşup birbirimize sıkı sıkı sarılmaktı. Bu hayalle bütün hastalıklarınla baş etmeye çalıştı ama olmadı.
Annem. Bana güçlü olmayı öğreten kadın. "Bir erkeği sev, ama ona bağımlı olma" diyen, "her zaman kendi kendine yetmeyi öğren" diyen kadın. Beni hatalarımla da seven, benimle gurur duyan sevgili insan.
Neşeli, hayat dolu, güçlü, renkli, şahane annem. Şimdi yok artık. Bir gün Türkiye'ye döndüğümde onun şen, lezzetli yemekleriyle dolu sofrasında kardeşlerimle ve çocuklarımızla buluşma hayalini kuramayacağım artık.
Onu uğurlamaya da gidemedim.
Bize bunları yaşatan siyasi duruma ve siyasetçilere de bin kere lanet okudum.
Benim kadar olmasa da sen de zor günler yaşadın, biliyorum.
Avrupa Kültür Vakfı'nın uluslararası alanda tanınmış sanatçılara verdiği Prenses Margeret ödülünü kazandın, ama 9 Mayıs'taki ödül törenine katılamadın. Çünkü yurt dışına çıkışın yasak. Oysa biliyorum ki, bu ödülü kendi ellerinle almayı ne kadar isterdin.
Kasım ayında Karl Tucholsky ödülünü cezaevinde olduğun için almaya gidememiştin. Geçtiğimiz aylarda da Theodor Heuss Madalyası ve Bruno Kreiss İnsan Hakları Ödülünü almaya gidemedin. Çünkü yasaklıydın.
Katılamadığın her ödül töreninin, uzun bir süre silinmeyecek kara bir iz bıraktığını söylemişsin.
Sonra, "Türkiye'nin yazarlarına layık gördüğü muameleyi tüm dünya gördü. Bu ülke bugüne dek yüz altmıştan fazla şairini ve yazarını hapse atmış, anlaşılmaz bir hınçla mütemadiyen aslında kendi dilini kesmiş, hakikatle yüzleşmeyi reddederek kendi vicdanını deşmiştir" demişsin.
Ne kadar doğru! Türkiye'deki siyasi sistem, yazarlarını, gazetecilerini hapsederek, sürgüne mecbur ederek kendi dilini kesiyor, kendi vicdanını deşiyor.
Son günlerde bir gazeteci daha tutuklandı. Almanya'da Ulm'da doğup büyüyen Meşale Tolu bir süredir Türkiye'de gazetecilik yapıyordu. Dışişleri sözcüsü Martin Schaefer, tutuklama hakkında kendilerine bilgi verilmediğini açıkladı. Almanya'daki ailesi de başvuru yaptığı halde bilgi alamadı.
Beni annemden ayıran, senin ödüllerini almayı engelleyen, gazetecileri tutuklayan siyasi iktidarın "tek şef"i Tayyip Erdoğan, son referandumdan aldığı yetkiyle şimdi partisinin genel başkanı oldu.
Böylece Türkiye'de tarafsız cumhurbaşkanı dönemi yasal olarak da bitti. Artık taraflı bir cumhurbaşkanı var. Ve o bizim, demokrasinin, düşünce özgürlüğünün, sanatın, edebiyatın tarafında değil. Dahası vicdanların ve adaletin de tarafında da değil.
Mussolini, Saddam gibi tarihe bir diktatör olarak geçti artık.
Yeniden parti başkanı seçildiği kongrede, olağanüstü hal'in süreceğini söylemiş. Hem de Fransa'yı örnek verip "onlarda da var" diyerek...
Oysa, Fransa'da olağanüstü hal uygulamasına ve ona özgü yasalara dayanarak yüz binin üzerinde kamu çalışanı işten atılmadı. 160 yayın kuruluşu bir gecede kapatılmadı. Akademisyenler üniversitelerden uzaklaştırılmadı, gazeteciler tutuklanmadı, yazarların pasaportlarına el konulmadı.
Ama o her zamanki gibi demagoji yapıyor.
Aynı kongrede "AB'nin artık ülkemizin onurunu hiçe sayan iki yüzlü tavrına daha fazla tahammül etmek zorunda değiliz. AB ya bize verdiği sözleri tutar ya da herkes kendi bildiğini yapar. Bizim tercihimiz her şeye rağmen yolumuza AB ile devam etmektir. Burada kararı verecek olan AB'dir" diye konuştu.
Erdoğan, dış dünyada itibar kaybettikçe artık sadece iç kamuoyuna ve en milliyetçi argümanlarla sesleniyor.
Trump'la yaptığı 20 dakikalık görüşmede aradığını bulamadı ama ona bağlı gazeteler tokalaşma fotoğraflarına kocaman yer vererek "ayakta karşıladı" diye haber yaptılar.
Erdoğan ve onun basını kamuoyunu bir süre daha aldatmaya çalışacaklar ama Kürtlerin, Alevilerin, gençlerin, büyük şehirlerde yaşayanların, eğitimlilerin ona oy vermediği bir ülkede işi eskisi kadar kolay olmayacak.
1 Kommentar verfügbar
Andromeda Müller
am 24.05.2017Siehe die israelische…