Hayır, Hayır, Hayır
Sevgili Aslı, ben Türkiye’den uzaklardayken, sana da Türkiye’den çıkmanı yasaklamışlarken, bir gazeteci daha tutuklandı. Almanya’daki bir gazetenin Türkiye temsilciliğini yürüten Deniz Yücel, 14 gün gözaltında tutulduktan sonra cezaevine gönderildi.
Kendisini cezaevinde ziyaret eden bir milletvekiline "RedHack’ten gözaltına alındım, FETÖ’den nezarethanede tutuldum, PKK propagandasından cezaevine gönderildim" dedi.
RedHack isimli bir hacker grubu, Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın maillerini hackleyip bir grup gazeteciyle paylaştığı için daha önce 3 gazeteci tutuklanmıştı. Aynı davada Deniz Yücel’in de ismi geçiyordu. Belli ki, gözaltında Fettullah Gülen’le bağlantısı olup olmadığı sorulmuştu.
Tutuklanma gerekçesi ise bambaşka oldu. Paylaştığı bir fıkra ve Erdoğan’a diktatör dediği için "terör" propagandası yaptığı iddia edildi.
Tıpkı bizi suçladıkları gibi.
Deniz Yücel, 14 gün gözaltı ve birkaç gün tecritten sonra, cezaevinden yazdığı ilk notta "İlk kez gün ışığı! Temiz hava! Gerçek yemek! Çay ve kahve! Sigara! Gazeteler! Gerçek bir yatak!" diye yazdı.
O zaman senin cezaevindeki ilk günlerin geldi aklıma. Sen de bir röportajında, ilk günlerinde yapayalnız bir hücrede tutulurken üst koğuştan iple sarkıtılan çayın verdiği mutluluğu anlatmıştın.
Deniz Yücel, çay kahve ve sigarayla kendini özgür hissetmeye çalışırken, Erdoğan bu kez de onu ajanlıkla suçladı. Erdoğan’a göre Yücel, hem PKK adına çalışıyordu, hem de Almanya adına!
Bilindiği gibi, Türkiye’de Erdoğan hem savcı, hem hakim, hem her şey… O suçluyor, onun emrinde olan ya da ondan korkan savcılar, hakimler dediklerini uyguluyor.
Önümüzdeki günlerde Deniz Yücel ajanlıktan da yargılanırsa hiç şaşırmam. Can Dündar da ajanlıktan yargılandığında hiç şaşırmamıştım. Üstelik onun hangi ülke hesabına çalıştığı da belli değildi.
Deniz Yücel’le birlikte Türkiye’de tutuklu gazeteci sayısı 151’e yükseldi. 13 gazeteci kadın da cezaevinde. İçlerinde yaşı en büyük olanı, 72 yaşındaki Nazlı Ilıcak.
Geçtiğimiz günlerde Aysel Işık tahliye oldu. Işık, dünyanın ilk kadın haber ajansı JİNHA’nın Şırnak muhabiriydi. JİN Kürtçe’de kadın demek. H, Türkçede haberin, A da ajansın ilk harfleri. İsmi Kürtçe ve Türkçe’den oluşan JİNHA’nın tüm çalışanları kadındı ve bütün haberler kadın bakışıyla ele alınıyordu.
Işık’ın tutuklanma nedenini tahmin edersin: "Terör propagandası ve terör örgütü üyeliği". Tahliye oldu ama davası devam ediyor.
Sadece tutuklu gazeteciler için bile Erdoğan’ı daha da "tek adam" ve "diktatör" yapacak anayasa değişikliğine “hayır” diyorum.
Ne yazık ki referandumda oy kullanamayacağım ama "hayır" diyenleri var gücümle destekleyeceğim.
Ayrıca "hayır" benim için önemli bir sözcük. Feminizmle ilk tanıştığım gençlik yıllarımda, küçük bir grupta "hayır" demeyi konuşmuştuk.
Birbirimize, babamız üzülmesin, sevgilimiz incinmesin, patronumuz kızmasın diye nelere "hayır" diyemediğimizi anlattık.
"Hayır" diyemediğimiz için, istemeden gittiğimiz okulları, istemeden yaptığımız meslekleri, istemeden yaptığımız işleri, istemeden katlandığımız sevişmeleri, istemeden sürdürdüğümüz evlilikleri, hatta istemeden doğurduğumuz çocuklarımızı paylaştık.
Sonra küçük bir oyun oynadık. Önce o küçük gruptaki kadınlar birbirimize "hayır" demeye çalıştık.
Ardından birbirimize ödevler verdik. Hafta boyunca arkadaşımıza, sevgilimize, babamıza, kocamıza söylediğimiz ve söyleyemediğimiz her "hayır"ı not alıp paylaştık. Haftalar geçtikçe "hayır"larımız çoğaldı. Hayırlarımız çoğaldıkça güçlendik, güçlendikçe kendimiz daha çok sever olduk.
Hayır demeyi severim. Hayır diyebilenleri de.
Hayır demek değişebilmektir.
Şimdi Türkiye’de kadınlar çok çarpıcı "hayır" kampanyası yürütüyorlar.
"Hayır" diyen şarkılarıyla sokakları şenlendiriyorlar. Ev ev dolaşıp diğer kadınlara "hayır"ı anlatıyorlar.
Memleketim de hayır diyebildiğinde eminim ki, değişecek, güzelleşecek.
Kadınlara güveniyorum.
Daha güçlü "hayır" diyebildiğimiz 8 Martlarda buluşmak üzere… Sevgi ve özlemle
1 Kommentar verfügbar
Hugh Mungus
am 08.03.2017