Die gleiche Frage stellt auch Ekrem Arabo aus Afrin: "Was möchte Erdoğan von der friedlichsten Region in Syrien?" Arabo arbeitet in einem Dönerladen in einem Dorf nahe Stuttgart. "Im Jahre 2015 kam ich mit meinem Bruder nach Deutschland", erzählt er. Seine Eltern und die Schwester blieben zurück in Jindêrês. "In unserem Afrin gab es keinen Krieg, aber gerade neben uns war ein endloser Krieg. Unsere Mutter schickte uns für eine bessere Zukunft hierher", erzählt er weiter. Dann sagt Arabo: "Unser Dorf wurde am meisten bombardiert. Meine Familie ist nun in Afrin. Es gibt viele Tote. Was wollen sie von uns?" Zuletzt stellt er seine Frage: "Wieso schaut die Welt ruhig zu?"
Eigentlich bleibt die Welt nicht ruhig.
In Deutschland etwa haben beinahe 100 Menschen, darunter KünstlerInnen, RegiseurInnen, SchauspielerInnen und AkademikerInnen einen offenen Brief an Kanzlerin Angela Merkel geschrieben, in dem sie von ihr eine Haltung gegen den Afrinkrieg forderten. Die Intellektuellen in der Türkei haben in einer Meldung mitgeteilt, dass sie gegen den Krieg sind. Das ist mit Risiken verbunden: Mehr als 300 Menschen wurden verhaftet aufgrund von Posts in Sozialen Medien.
Elf Funktionäre des Berufsverbands der ÄrztInnen wurden wegen dieser Aussage verhaftet: "Der Krieg schadet der Gesundheit von Menschen". Und der in Düren geborene Deniz Naki, welcher in der Türkei Fußballer war, wurde in Köln in seinem Auto beschossen und nun lebenslang vom Fußball verbannt, weil er gegen den Angriff auf Afrin protestierte.
Deniz Naki und sein Team Amedspor wurden vor einem Jahr auch bestraft, weil sie vor dem Match mit einem Banner aufs Spielfeld kamen. Ich schließe mit dem "strafbaren" Spruch auf dem Banner: "Die Kinder sollen nicht sterben. Sie sollen zum Spiel kommen."
Leyla'nın zeytinleri artık yaşamıyor
Leyla telefonda "dedemin zeytin ağaçları artık yok" dedi. "Köy de yok, evler de yok, insanlar da yok."
Yıllar önce üniversite günlerimde beni Afrinle tanıştıran arkadaşım Leyla, şimdi Türkiye'nin en güneydeki ilinde, Suriye sınırında Hatay'da oturuyor.
Babası Afrinli, annesi Hataylıydı. Ama işte aşk! Aşk, Afrin'den iş için geldiği Hatay'da alıkoymuştu babasını.
Leyla üniversite yıllarında Hatay'ı ziyaretinden okul için İstanbul'a her döndüğünde zeytin ve zeytinyağı getirirdi. Dedesinin zeytinleriyle çok övünürdü. Nedense ben de ikram ettiğim herkese "Afrin'den" derdim gururla.
Leyla'nın dedesinden kalma zeytin ağaçlarını, Türkiye'nin "zeytin dalı" adını verdiği saldırıda bombalanmış.
Türkiye'nin Afrin'i bombalamaya başlaması iki haftayı geçti. Türkiye medyasına göre, ilk gün tam 72 uçak vurmuş Afrin'i.
Afrin küçücük bir kasaba. Suriye resmi haber ajansına SOHR'a göre, ilk on günde bombardımanda 17'si çocuk, 7'si kadın 51 sivil öldürüldü.
UNİCEF'in ilk haftada verdiği sayıya göre 11 çocuk yaşamını yitirmişti. BM de sivillerin öldüğünü söyledi. Afrin Hastanesi yönetimi ise 14 günde 150 sivilin öldüğünü, 298 sivilin yaralandığını açıkladı.
Şimdi Almanya'da Freiberg Neckar'da yaşayan Afrinli Doktor Hegi "Erdoğan medyası sivillerin öldürüldüğünü yazmıyor" diyor. Bombalardan "Erdoğan bombası", saldırıdan da "Erdoğan'ın savaşı" diye söz ediyor.
Eşi ve üç çocuğuyla birlikte 2 sene önce gelmiş. Henüz bir işi yok, Almanca kursuna gidiyor.
Hegi, son günlerde kurstan kalan bütün zamanını cep telefonuyla geçiriyor. Konuşurken, söylediklerini kanıtlamak istercesine cep telefonuna kaydettiği fotoğrafları gösteriyor. Sık sık "Bu haksız bir saldırı, Afrin halkı Erdoğan'a ne yaptı?" diye soruyor.
Aynı soruyu Afrinli Ekrem Arabo da soruyor: "Suriye'nin en huzurlu bölgesinden ne istiyor Erdoğan?"
Stuttgart'a yakın bir köyde dönercide çalışan Arabo, "Erkek kardeşimle birlikte geldim Almanya'ya" diye anlatıyor. Annesi, babası ve kızkardeşi köylerinde, Cinderese'de kalmış. "Afrin'de savaş yoktu ama hemen yanımızda bitmeyen bir savaş. Annem bir geleceğimiz olsun diye gönderdi bizi."
Arabo, "Bizim köy en çok bombalanan köy. Ailem Afrin'de şimdi. Ama çok ölen var. Ne istediler bizden?" diyor.
Sitemle, bir soru daha soruyor: "Dünya niye sessiz?"
Esasında dünya sessiz değil.
Örneğin, Almanya'da yüze yakın sanatçı, yönetmen, oyuncu ve akademisyen Başbakan Angela Merkel'e mektup yazarak Afrin harekatına karşı tavır almasını istedi. (Deutsche Welle Türkçe – 3 Şubat 2018)
Türkiye'de de aydınlar bir bildiriyle savaşa karşı olduklarını açıkladılar. Hem de bedelini göze alarak!
Sosyal medya paylaşımları nedeniyle üç yüzden fazla kişi tutuklandı.
"Savaş insan sağlığına zararlıdır" dediği için, evet sadece bunu dediği için hekimlerin meslek örgütünün 11 yöneticisi gözaltına alındı.
Ve Almanya'da Düren'de doğan, Türkiye'de futbol oynayan, bir süre önce Köln'de aracı kurşunlanan Deniz Naki'ye Afrin saldırısına karşı çıktığı için ömür boyu Türkiye'de futbol oynamama cezası verildi.
Deniz Naki'nin ve takımı Amedspor'a bir yıl önce maça pankartla çıktıkları için yine ceza ceza verilmişti. En iyisi pankarttaki "cezalı" sözle bitirelim: "Çocuklar öldürülmesin, maça da gelebilsinler."
1 Kommentar verfügbar
Schwa be
am 12.02.2018Das Vergehen das "diesem Volk" - ich nenne sie Kurden - m.E. angelastet wird ist, dass sie selbstbestimmt (ihre eigenständige Kultur) leben wollen.
"Wieso schaut die Welt ruhig zu?"
Weil weder die USA (noch vor kurzem Verbündete der Kurden im Kampf gegen…