Als sich die beiden Oberbürgermeister-Kandidaten in einer TV Sendung gegenüberstanden und İmamoğlu die Frage stellte, "wer denn die Stimmen geklaut" hat, ist der AKP-Kandidat Binali Yıldırım gar nicht darauf eingegangen. Und das, obwohl Yıldırım jahrelang als Minister, Ministerpräsident und Parlamentspräsident gedient hat. Doch er konnte auf die Frage seines Gegners nichts antworten – eben weil es gar keine geklauten Stimmen gab.
İmamoğlu konnte während seiner kurzen Zeit als Bürgermeister belegen, wie die vorherige Verwaltung die Stadtkasse von Istanbul benutzt hat, um Verwandte und Geschäftspartner zu begünstigen. Natürlich ist das nicht alles. Erdoğan hat sich so verhalten, als wäre er der Kandidat für das Bürgermeisteramt in Istanbul und hat jeden Tag aufs neue Reden gehalten, andere beschuldigt und bedroht. İmamoğlu hingegen hat immer in einem ruhigen Ton von Frieden, Brüderlichkeit und seinen Projekten für Istanbul gesprochen.
"Herşey çok güzel olacak", das war İmamoğlus Wahlslogan. Übersetzt heißt das so viel wie: "Alles wird sehr gut!" Dieser Slogan wurde zur Hoffnung, nicht nur für alle Istanbuler, sondern auch für all diejenigen, die nicht mehr daran glaubten, dass Erdoğan und seine Partei, die AKP, je besiegt werden könnten.
İstanbul’da Erdoğan’ın saltanatı yıkıldı
"Görsen inanmazdın, öyle büyük bir sevinçle kutladık ki, CHP'li kadınlar bana sarılıp "her biji" (çok yaşa) diye teşekkür ettiler. "
Bu sözler, İstanbul'da yenilenen belediye başkanlığı seçimden hemen sonra görüştüğüm HDP Milletvekili Hüda Kaya'ya ait.
Türkiye'yi ve Türkiye'deki politik saflaşmayı yeterince bilmeyenler için bu sözlerin çarpıcı bir yanı yok.
Ama Kemalistlerin başörtülü bir kadına, üstelik de Kürtçe konuşarak sarılmaları ve birlikte aynı zaferi kutlamaları, kısa bir süre önceye kadar imkansızdı.
İstanbul'da tekrarlanan seçimle belediye başkanı olan Ekrem İmamoğlu'nun partisi CHP, çok yakın bir zamana kadar Kürtlere de, başörtülü kadınlara da hiç sıcak bakmıyordu.
Ama şimdi sadece CHP’liler değil Türkiye'de yaşayan herkes İstanbul'un 24 sene sonra el değiştirmesini, tabanının büyük bir çoğunluğunu Kürtlerin teşkil ettiği HDP'nin İmamoğlu'na oy vermesine bağlıyor.
Üstelik de HDP İmamoğlu'nu aday gösteren "millet ittifakı"nın içinde yer almıyordu. Çünkü "millet ittifakı"nın iki milliyetçi partisi CHP ve İyi Parti, HDP'yle yanyana gözükürlerse oy kaybedeceklerini düşünüyordu.
Ama HDP'liler giderek devletin bütün gücünü ve yetkisini kendisine bağlayan ve tek kişilik bir yönetim sistemini inşa etmeye çalışan Erdoğan'ın güç kaybetmesini istediler. İttifakın resmi parçası olmadan İmamoğlu'nu desteklediler. Ve bu seçimde Erdoğan'ın otoriter yönetiminden kurtulmak isteyenlerle tabanda buluştular.
Sonuç olarak "İstanbul'u kaybeden Türkiye'yi kaybeder" diyen Erdoğan kaybetti. Her biji!
Tam 24 yıl Erdoğan ve AKP'nin yönettiği İstanbul, nihayet el değiştirdi. Hem de büyük bir oy farkıyla. 31 Mart’taki seçimi yaklaşık 14 bin oy farkıyla önde bitiren İmamoğlu bu kez farkı 800 bine çıkardı.
Çünkü İstanbullular İmamoğlu’nun haksızlığa uğradığına inandılar.
AKP “ilk seçimde oylarımız çalındı” dedi, İstanbulluların büyük bir çoğunluğu inanmadı. İki aday bir televizyon programında buluştuklarında
İmamoğlu'nun "oylarınızı kim çaldı" sorusuna AKP adayı Binali Yıldırım yanıt veremedi.
Ki, Binali Yıldırım yıllarca bakanlık, başbakanlık ve meclis başkanlığı yapmış biri. Ama rakibinin bir sorusunu yanıtlayamadı. Çünkü çalınan oy yoktu.
İmamoğlu kısacık belediye başkanlığında, belediyenin büyük bütçesinin nasıl yağmalandığını, nasıl kötü harcandığını ortaya çıkardı.
Tabii sadece bu kadar da değil. Erdoğan belediye başkanı adayı kendisiymiş gibi her gün konuştu, suçladı, tehdit etti. İmamoğlu ise hiç sesini yükseltmeden barıştan, kardeşlikten ve projelerinden söz etti.
Onun ağzından çıkan "herşey çok güzel olacak" sözü, seçim kampanyasının sloganı oldu, herkes tarafından benimsendi. Sadece İstanbullular için değil, otoriter Erdoğan ve onun partisi AKP'nin yenilemiyeceğini düşünüp umutsuzluğa kapılanlar için de bir umut oldu.
0 Kommentare verfügbar
Schreiben Sie den ersten Kommentar!